10 Aralık 2013 Salı

Flaş...Flaş... Ünlü besteci ağır konuştu!


















Ne zaman sanatçıların (ve sanatçılığı kendinden menkul bazı ünlülerin) yaptıkları iş konusunda birbirleri ile atışmalarını duysam, bunu magazin dünyasında yer almak, isminden bahsettirmek için yaptıklarını ve bunun günümüz pop kültürüne ait bir fenomen olduğunu düşünürdüm… ta ki internette yaptığım küçük bir araştırmanın beni yüzyıllar öncesine götürdüğünü ve benzer atışmaların isimleri müzik tarihinde ölümsüzleşmiş bestecilerde de olağan olduğunu farketmeme kadar.

Büyük bestecilerin birbirlerini ve eserlerini eleştirirken kullandıkları kayıtlara geçmiş cümleleri derlerken, eleştiri ve ironiyi nasıl harmanladıklarını ve bunu yaparken tevazu sınırları içinde kalmaya pek özen göstermediklerini de öğrenmiş oldum.

Örneğin Pyotr İlyiç Çaykovski'nin, Johannes Brahms hakkında 'Bu yeteneksiz herifin müziğini ben de çaldım. kibirli sıradanlığının deha olarak tanımlanması beni öfkelendiriyor. ' demesi, Brahms'ın da Çaykovski'nin eserlerini 'başıboş ve sığ' bulduğunu söylemesi gibi.

Çaykovski'nın yaylım ateşine sadece Brahms maruz kalmamış, Franz Liszt'in müziğini de 'yaratıcılıktan çok şiirsel maksatla yazılmış, renkli, parlak cilalı fakat biçim ve içerikten yoksun' olarak nitelerken Beethoven hakkında daha mesafeli bir yorumda bulunmuş: 'Bazı eserlerinin ihtişamını kabul ediyorum, fakat ben sevmiyorum'.

Aynı Beethoven'in Gioachino Rossini için 'Zamanında öğretmeni yeteri kadar dövseymiş, Rossini iyi bir müzisyen olabilirmiş' demesi, Rossini'nin ise Wagner ile ilgili düşüncelerini 'Wagner operaları tek dinleyişte yargılanamaz. Ben ikinci kez dinlemeye gerek duymadım' cümlesi ile belirtmesi bu müzik dehalarının birbirlerine karşı hassasiyet göstermeye gerek görmedikleri kanısını pekiştiriyor.

Örnekler çoğaltılabilir:

Gustav Mahler (Puccini’nin Tosca operasını dinledikten sonra): “Artık orkestrasyon yapabilen her salak bir opera yazıp başarılı olabilir'

Richard Strauss: 'Schoenberg müzikle uğraşacağına kar küresin daha iyi '

Maurice Ravel: 'Camille Saint-Saens savaşta mermi kovanı üretseydi müzik dünyası için daha hayırlı olurdu'

Chopin: 'Berlioz'un armonileri müziğinin üzerinde zayıf bir kaplama gibi duruyor. Kontrpuan fakiri bu adam bir Cherubini konserinin ortasında yerinden kalkıp 'ilk fikire 5 frank veririm' diye yalvarırsa şaşırmam'

Igor Stravinsky “Vivaldi yüzlerce konçerto bestelemedi, tek konçerto besteledi ve onu yüzlerce kez tekrarladı'

yine Stravinski: Neden bir yerde sevmediğim bir müzik duyduğumda hep arkasından Villa-Lobos çıkıyor?'

Weber: (Beethoven’in 7. senfonisini dinledikten sonra) “Dehasının savurganlığı son raddeye ulaşmış. Artık onu tımarhaneye kapatmanın zamanı'

Debussy: 'Berlioz müzikten anlamayanların favori müzisyenidir'

Bu ustaların atışmaları elbette yaşadıkları zamanın şartları çerçevesinde bir magazinsellik ile ilişkilendirilebilir. Ancak birçok günümüz ünlüsünün atışmaları ile arasındaki en büyük fark, attıkları laflardan çok, eserlerinin yüzyılları aşıp günümüze ulaşmış ve hala yaşıyor olmaları.

Hiç yorum yok: